
Emine BALCI
Sayın İliksiz,
İbrahim Balcı adına yazmış olduğunuz yazıya tepkimdir. Yazınızda belirttiğiniz gibi muradına ermiş oluyorsunuz. Reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı her yerde geçerlidir. Sadece yanlış kişi seçtiniz. Onu kullanmak için kaç fırın ekmek yemeniz gerektiğini size ben söyleyemem tabi ki..
Yazınızda belirttiğiniz konularda kendi görüşlerinizi savunursunuz, buna bir diyeceğimiz yoktur… kendi görüşünüz, görüşünüze hizmet eden gruplar, yayınlar, kişiler vs..
Bir kumbara ne büyük bir icatmış… “oyun bozanın biri çıktı ve dünyanın gözünü diktiği kumbaraya muhalefet etti…” Oyun bozan dediğiniz kişi saygın, seviyeli, hiçbirinizin ulaşamayacağı bilgisiyle, hizmetleriyle bu güne kadar Sarıyerli olmakla gurur duyan, elinden geleni yapan ve yapmaya devam eden kişidir. Onun hakkında seviyesi düşük, bu tarz bir yazı yazmak sizin haddinize düşmez… Bu cesareti nereden alıyorsunuz?
Atatürk anıtının sizler ve sizin gibiler için bir önemi olmadığını bilmekteyiz… Amaçların bu şekilde kullanılması da çok yanlış… Nasıl ki bizler olumsuzluklara karşı mücadele veriyor isek, kendileri için doğru olduklarına inanıyorlarsa idiler onlarda kaldırmamak için mücadele edebilirlerdi… Ama nerde…
İbrahim Balcı nefsine uyan biri değildir… Yusuf Tülün ile hiçbir ilişkisi yoktur (Sarıyer Spor Kulübü ve Sarıyer ile ilgili yapılması gerekenleri gerektiğinde görüşmek dışında). Avcı usta de değildir kendileri ayrıca…
“Peki ne oldu, öküzün altında buzağı arayan bir aydın tarafından Atatürk’ü gölgede bıraktığı bahanesiyle kumbara yerinden söktürüldü. Sevgili ağabeyim İbrahim Balcı şimdi kına yakıyordur… Peki vicdanı rahat mı? Nefsinin kurbanı olarak, Atatürk’ü şahsi hıncına malzeme etmiş olmaktan dolayı gururlu mu?”
Yazınıza istinaden, öküzün altında buzağı aramak Balcı soyadının dışında herkeste mevcut olabilir… Bu soyadı kullanırken daha dikkatli olmanız gerekmektedir… “kına yakıyordur” lafı 70 yaşını geçmiş bir insan ve bu insan İbrahim Balcı ise nasıl kullanılabilir? Sizin arkadaşınız mı? Geyik muhabbeti yaptığınız biri mi? Babanız yaşında yada daha büyük birine böyle bir cümleyi nasıl kullanabilme cesareti buluyorsunuz? Sevgili ağabeyiniz de değildir… Merak etmeyin vicdanı rahattır… Nefsinin kurbanı da olmaz diğerleri ve sizler gibi… Nefsine uyarak hareket edilmez bizlerde… Atatürk’ü malzeme etmek ne demek? Ne zaman malzeme olarak kullanılmıştır. Üzerine kitap yazan, ticari kaygısı bulunmayan birine böyle bir ithamda bulunmak bu ne cüret… Atatürk’ü ne bugün ne dün andık.. Bizler doğduk doğalı, ailenin katkılarıyla çok şükür ki onu tanıyarak, severek, inanarak ve de onun için mücadele edilmesi gerekirse edilecek bir ortamda büyüdük ve var olduk.
Ne kişisel hırs, ne siyaset üzerine yapılmış bir hareket değildir. Sadece bizler gibi birçok insanın düşüncelerini aktarmaktan çekinmeyen, dürüst, şerefli, onurlu, seviyeli bir insandan sitenizde özür dilemeniz gerekmektedir.
Ne kadar sevgi ve saygı duyduğunuz da belli olmuştur.. Ayrıca İbrahim Balcı’nın sizin gibi düşünenlere de sevgi saygı adına ihtiyacı yoktur.
“Bir laf etmeden önce 40 kere düşünelim…” Evet yazdığınız gibi önce okuyun, nereye gidebilir bu sözler tekrar okuyun…
Saygılarımla,
Emine Balcı
KUMBARA KALKIYOR- YARIN10 KASIM/Tarihçi yazar ders verdi.ACIK MEKTUP Yerine getirildi.

VE İBRAHİM BALCI'NIN TÜLÜN'E YANITI
Kıvanç Ekinci'nin röportajı:
Yusuf Tülün Radyospor'da konuk olduğu Engin Verel'in programın da İbrahim Balcı ve Eyüp Odabaşı ile ilgili sözler etmişti. Yoğun ısrarlar sonunda Balcı konuşmayı kabul etti ve Yusuf Tülün'ün sözleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Balcı, "Sarıyer Spor Kulübü ile ilgili konuşanlar kulübümüzü tanımalıdır." dedi.
- Tülün’ün söylediklerini dinleme imkanınız oldu mu?
- Hayır ben radyodan dinlemedim ancak dinleyen dostların aldığı notlar tarafıma ulaştırıldı. Dikkatle okudum. Üzüldüm hem de çok üzüldüm. Zira kulübümüz ve şahsım hakkında atıp tutmuş! Bir doğrusu varsa on yanlışı var! Hangi birini yanıtlasam? Aslında doğrusu hiç yanıt vermemek ama sen çok ısrar ettin ayrıca insanın tabiatında isyankarlık var, Sayın Yusuf Tülün’de de olduğu gibi!
- Sayın Yusuf Tülün’e “Sarıyer Spor Kulübü’nün sana ihtiyacı yok, 51 yıllık kulüp senin sayende var olmadı.” demişsiniz. O’da bunun üzerine “Peki ağabey sen bilirsin, ben yokum bundan sonra o zaman” diyerek kulüple ilgisini kesmiş. Doğru mu?
- Keşke Engin Verel, bana veya diğer muhatap Eyüp Odabaşı’na bağlansaydı. İstese bağlanabilirdi, aklına gelmemiş olacak! Her neyse! Ben yanıt vereceğim sorduklarına, hem de halk dili ile politikacı ağzı kullanmadan ve politikacı kisvesi giymeden. Hiçbir yerde Sayın Tülün’e “Sarıyer Spor Kulübü’nün sana ihtiyacı yok, 51 yıllık kulüp senin sayende var olmadı.” demedim. Çünkü kulübümüz 67 yaşında ve rüştünü ispat etmiş dev gibi bir kulüp! Buna rağmen kulübümüzün her Sarıyerliye, her üyesine, her yöneticisine, başkanına ve yerel yöneticilere ihtiyacı vardır. Ancak, gerektiğinde Sarıyer Spor Kulübü’nün menfaati icabı daha ağır sözleri söylemekten çekinmem! Yusuf Tülün Bey’de hiçbir yerde bana “Peki ağabey sen bilirsin, ben yokum bundan sonra o zaman” demedi ve kendisini de asla bu sözler nedeni ile geri çekmedi.
- Peki, ama kendisine sürekli küfür edildiğini söylüyor, kırgınlığının bir nedeni de buymuş, buna ne diyeceksiniz?
- Sayın Yusuf Tülün “Tribünlerden bana küfür ediliyor o nedenle çok kırgınım” diyor. Doğrudur ve küfre herkes kızar, üzülür ama maçlarda kime küfredilmiyor ki?
- Siz göreve geldikten sonra, Tahir Sarıoğlu devreye girerek kamp masraflarını karşılamış, Yusuf Tülün‘de otobüs ve şoför tahsis ederek takımı kampa göndermişler.
- Sayın Yusuf Tülün’ün destek verdiği Haşmet Mürşit başkanlığındaki yönetim kurulu sezon sonu görevi bıraktı. Yönetime talipli çıkmadı ve tam dört kez genel kurul ertelendi. Beşinci kez toplanan genel kurulda kulübümüzün daha kötü günlere gitmemesi için görev almak ihtiyacını hissettim. Sezon öncesi takımın kampa gönderilmesi için gereken parayı yönetim kurulu temin etti Tahir Sarıoğlu değil. İkinci kez hazırlık kampına gidildiğinde ise masrafı Eyüp Odabaşı ve arkadaşları temin ettiler. Belediyenin otobüsü ile gittik doğrudur. Otobüs zaten yıllardan beri Belediye encümeni kararı ile kulübümüze tahsis edilmişti. Bu hak teslim edildi. Halen bu hak kullanılmaya devam edilmektedir. Sarıyer Belediyesi bunu da mı yapmayacaktı?
- Bunu yapmış, ayrıca her yönetime verdiği desteği size de vermiş ve lisans paralarını ödemesem takım maçlara çıkamayacaktı diyor. 80bin ytl para istemişsiniz ve Yusuf Tülün hemen bu parayı vermiş size.
- Kulüp başkanı olarak şahsen Sayın Yusuf Tülün’den lisansları almak için para istemedim. Başkan seçildikten sonra kendisi ile yaptığımız görüşmede, daha önce Mehmet Akdağ ve Tahir Sarıoğlu’na söylediklerini bana da söyledi. Aynen şöyle: “ Alın şu kadar para diyemem. Araba veririm, balo yaparsınız davetiye alır ücretlerini öderim, prim veririm ve lisansları için gerekli parayı öderim.” Şimdi bu söylenenlerin açılımına gelelim: Araba verdi, ama minibüs veya otobüs. Balo kışın yapılacağı için dönemimde ona sıra gelmedi. Kazandığımız maçlar veya deplasman beraberliklerimiz için prim ödemedi. Karagümrük maçı primi yeni yönetime sarktı. Lisans paralarına gelince, zaten kendilerinin verdiği sözdü! Sade bana değil, görev alacak her yönetime bu sözü vermişti. Doğrudur 80 milyar belki biraz daha fazla lisanslar için ödeme yaptı. Bu paranın 40 milyarı lisans parası, 40 milyarı da Pazarspor’a ödendi. Eski yönetim kurulu İdris’i satmış ve 200 milyar almıştı. Özel anlaşma gereği bu paranın yüzde yirmisi Pazarspor’a verilecekti, verilmeyince Federasyona başvurulmuş ve ödenmesi kararı alınmıştı. Bu para faizi ile birlikte 52 milyara çıkmıştı. Burada da Eyüp Odabaşı’nı devreye soktum ve Pazarspor Başkanı Hüseyin Yangın ile görüşütürdüm ve 52 milyarı 40 milyar olarak ödemeyi kabul ettirdim. Şunu da belirtmek isterim: Ben Sarıyer Spor Kulübü’nde 15-20 gün görev yapmak ve hemen yeni bir yönetime görevi devretmek üzere görev almıştım. Ama şartlar beni ve dava arkadaşlarımı üç ayı aşkın görevde tuttu. Bu süre içerisinde kulübümüzün yararı için gereken her şey yapıldı, yapılmaya çalışıldı. Önce paramız olmamasına karşın iyi transferler yaptık. Nasıl olduğunu anlamadan İl Gençlik Spor Müdürlüğü tarafından Y.Z.Ö Stadı yıktırıldı. Bütün maçları deplasmanda oynamak zorunda kaldık. Bütün kulüpler kadrolarını tamamlamış iken biz transferlere başladık ve güçlü bir kadro oluşturduk. Lig maçlarımız iyi gitti. “Sarıyer yıkılıp gider” diyenler de ümitlendi. Bu arada Fortis Türkiye Kupası’nda Gruplara kaldık. Gruplara kalmak demek 300 ila 500 milyarlık bir gelir temin etmek demektir.
- Sayın Yusuf Tülün’ün yeni yönetim oluşturma çabalarınız da size hiç mi yardımı olmadı, maddi yardımlar dışında manevi bir desteği de mi olmadı?
- Hem sportif çalışmalarımızı yapıyor ve hem de yeni bir başkan ve yeni bir yönetim kurulu oluşturma çabalarımız devam ediyordu. Dört kişi Sayın başkanı ziyaret ettik. Benimle birlikte Osman Yıldız, Hayati Kaptanoğlu ve Suat Uysallar vardı. Çeşitli alternatifler ortaya koydum yönetim kurulu oluşturmak için maalesef kabul etmedi. Başkan yardımcılarından birini görevlendirmesini söyledik, “Seçim yılına girdik hiç birini veremem çalışma yapmam gerekiyor.” Dedi. Fakat Tahir Sarıoğlu’na iki yardımcısını birden verdi. Kulübe başkan olmaları konusunda Mehmet Akdağ ve Tahir Sarıoğlu’ndan olumlu cevap alamayınca bilhassa benim “Artık tahammülüm kalmadı” şeklindeki ifadem üzerine Eyüp Odabaşı “O zaman bu başkanlık görevini üstlenirim ama başkan olduktan sonra on yıl süre ile de başkanlığı kimseye vermem” demesinden sadece 6-7 saat sonra Sayın Tahir Sarıoğlu’nun başkanlığı kabul ettiği açıklandı. Demek ki antenler çok iyi çalışıyordu. Kulübün Eyüp Odabaşı’na teslimi benimsenmiyordu! Bunu anlamanın ve dolayısıyla akıllı bir iş yapmanın zevkine vardık! Sayın Yusuf Tülün, başkan olduğum 3 ay 12 gün içerisinde davet ettiğim hiçbir toplantıya katılmadı. Futbolcularla görüşmeye, futbolcularla yapılan toplantıya, kampa antrenmanlara gelmediği gibi hiçbir maçımıza da gelmedi! Tahir Sarıoğlu görev aldıktan sonra ise maçlara gelmeye başladı. Aslında böyle olmalı tabii!
- Yani bunca süre boyunca 80bin ytl dışında elle tutulur bir desteği olmadı Yusuf Tülün’ün.
- Benim üzüntüm şu: Keşke “Lisanslar için verdim” dediği parayı almasaydım ve reddetseydim. Bize vermedi zaten, itimat etmemiş olacak ki kendi adamlarından birini gönderdi. Kulüp müdürümüzün gösterdiği banka hesaplarına paraları yatırıp makbuzlarını aldı. Eğer reddetseydim “Lisansların parasını vermeseydim maçlara çıkamazlardı.” Sözlerini söylemezlerdi. Zira, 3 ay 12 gün süre içerisinde 823 milyar temin eden bir yönetim kurulu 80 milyarı da bulurdu, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
- Dillere destan stad konusu var, nizami olan stada oynanabilir belgesi alamamışsınız. Yusuf Tülün kendisi gitmiş ölçmüş nizami olduğunu görmüş. Nasıl oldu o iş?
- Çayırbaşı stadı epey tartışma konusu oldu. On yaşında bir çocuğun bile inanamayacağı işgüzarlık var! Federasyon yetkilisi İbrahim Balcı’ya değil, stad müdürü Ali Bey’e sahanın ebatlarını sordu. Ali Bey’de 96x62 dedi. Federasyon yetkilisi stadın vaziyet planını istedi, Ali Bey “yok” dedi. Olay bitti. On dakika sonra Yusuf Tülün Bey’in yanına gittik. İlk sözü “Stadın ebatları küçük, kabul olmadı değil mi?” oldu. Nasıl haber aldı? Haber aldıktan sonra neden gidip sahanın ebatlarını ölçmedi de iki buçuk ay sonra gidip ölçmek ve maçları burada oynatmak ihtiyacını hissetti? Bu iki, iki buçuk ay içinde stadın ölçüleri nasıl büyüdü? Her şeye rağmen keşke, sporculara zarar vermeyecek kadar iyi olsaydı da maçlarımız Çayırbaşı Stadında oynansaydı.
- Yusuf Tülün konuk olduğu radyo programında Eyüp Odabaşı’nı kulüpte görevde olduğu süre boyunca, kulübe tek bir tesis bile kazandıramamış olmakla suçladı. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz.
- Radyospor’daki programda Sayın Belediye Başkanımız Yusuf Tülün, kulübümüzün eski genel kaptanı Eyüp Odabaşı ile ilgili sözleri de üzücü. Keşke söylemeseydi. Ben şahsen kendisine yakıştıramadım! Sayın Başkanın öncelikle Eyüp Odabaşı’nın kim olduğunu çok iyi bilmesini isterim, bilir de bilmezden gelir ben yine hatırlatayım;
Eyüp Odabaşı Sarıyer doğumludur, 14 yaşında lisanslı Sarıyer futbolcusu oldu. 16 yaşında Sarıyer profesyonel takımı kadrosuna alındı. Yaş gruplarında oynadı. 1970/71 sezonun da şampiyon olan ve II. Lige yükselen kadroda yer aldı. Sarıyer takımında iken bir kez Umit ve iki kez de Amatör Milli Takım forması giydi. Fenerbahçe’de iki sezon oynadı, Didi teknik direktördü ve iki şampiyonluk gördü. Trabzonspor’a gitti burada da şampiyonluk yaşadı. Makine mühendisi olmak için staj yapması gerekiyordu bu nedenle bir sezonda Karabük’te oynadı. 1981 yılında Sarıyer Spor Kulübü yönetim kuruluna girdi. 24 yıl arka arkaya yönetim kurulunda bulundu ve genel kaptan olarak görev yaptı, Sarıyer’in 1. Türkiye Ligi’ne çıktığın da ve Balkan kupasını kazandığında yönetim kurulu üyesi ve genel kaptandı. Kulübümüzü Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurullarında temsil etti. Türk Futbol Vakfı kurucusu ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Türkiye futbol Adamları Derneği üyesidir. Sarıyer ilçesi amatör kulüplerinden, Yeni Mahalle Spor kulübü’nün kurucusu olup başkanlığını da yaptı. 1940 Sarıyerli Sporcular Derneği kurucu üyesi ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Genel Kaptan iken, teknik eleman olarak: Kenan Dereli, Ayhan Erman, Boris Maroviç, Candan Tarhan, Duvançiç, Milan Ribar, Cor Van Der, Ahmet Suat Özyazıcı, Nevzat Güzelırmak, Yakup Kaptan, Güvenç Kurtar, Altan Dinçer, Yılmaz Vural, Turhan Sofuoğlu, Şenol Ustaömer, Kamil Doygun, Yaşar Elmas, İlyas Tüfekçi, Erdem Acar… gibi isimlerle çalıştı. Kulübün tesisleşme işinde de büyük emek verdi. Yeni suni çim saha olarak yapılan antrenman sahasının ve halı sahanın yapılmasında verdiği uğraş inkar kabul etmez. İki önemli tesisin yani halı sahanın arkasındaki iki büyük binanın yapımını hemen hemen tek başına verdiği mücadele ile tamamladı. Kulübe ait tesislerin tescili için gerekli işlemlerin yapılarak kulübün rahat nefes almasının sağlanması elbette ki memnuniyet vericidir.
- Son olarak belirtmek istediğiniz bir husus var mı?
- Şunu belirtmeyi görev biliyorum. Sayın Yusuf Tülün, çok iyi dost olduğu Eyüp Odabaşı ile neden çatışma halindeler! Eyüp Odabaşı’nın katılmadığı kulübün genel kurul toplantısın da Sayın Tülün’ün, yarım saat süre ile Eyüp Odabaşı’yı eleştirmesinin nedeni nedir? Gerçekten çok merak ediyoruz, bir açıklayan olsa da kulübe hizmet edenler daha çok yara almasa olmaz mı?
---
Devamı inşallah yoktur ve her üç ismi tokalaşırken yayınlayacağımız bir haber bu kavgaya son noktayı koyar. Ama görünen o ki bu tartışma daha çok laf üretecek gibi...
|